Hakikat Damlaları-30

Din kendisiyle insanlar şekillensin diye gelmiştir; insanlar dini kendilerine göre şekillendirsinler diye değil.

* * *

Efendimizin dualarında seçtiği kelimeler şu cihan saltanatının Sahibi’nin kapısının tokmağını vururken mırıldanacağımız en isabetli söz cevherleridir ve o dualardaki nuraniyeti başkalarında görmek asla mümkün değildir.

* * *

Zat-ı Uluhiyet’i iyi tanıyıp gönülden sevmemiz O’nun hakkı bizim de en önemli vazifemizdir.

* * *

Müslüman olmak güzel, güzel müslüman olmak daha güzel ve güzel müslümanlıkta mütemadi olmak ondan da güzeldir.

* * *

Cenâb-ı Hak’ta mütekabiliyet ahlakı var. O (celle celâlühû), “Siz Beni anın, Ben de sizi anayım; Siz dua edin, Ben icabette bulunayım!” buyuruyor. İnanan gönüllere düşen böyle bir tenezzül-ü ilahînin hakkını vermeye çalışmaktır.

* * *

Osmanlılar tarihe Allah’ın bir lütfudur. Onların kıymetini anlamak için şimdilerde kan gölüne dönen coğrafyalara bakmak yeterli olsa gerektir.

* * *

Aklı, dehayı ve karizmayı bütün bütün nefyetmeyelim ama şunu da unutmayalım ki; aslolan meşîet-i ilahiyedir ve neticede hep Allah’ın murad buyurduğu olur. İşte bunun içindir ki, hep O Kudreti Sonsuz’a sığınmak iktiza eder.

* * *

İnsan işlediği günahın affedileceğini bilse bile o günahından dolayı hep Allah’tan haya etmelidir.

* * *

Amele güven ve itimat, insanda Allah’a güven ve itimat hissini azaltır.

* * *

Haybet yaşamak istemeyenler her işlerini bir bilene yahut bilenlere danışarak yaparlar.

* * *

Duymadan ve hissetmeden bin sene yaşamaktansa, duyarak, hissederek, şuurluca bir dakika yaşamak daha evlâdır.