Çocuğunuza travma yaşatmayın

Travma, kişinin zihinsel kapasitesinin kaldıramayacağı yoğunluktaki duygusal bir yaşantıyı deneyimlemesine verilen isimdir. Örneğin; bebeğin midesine ağır bir yemek koyarsanız hazmedemez, kusar, sıkıntı olur. Zihnimiz de aynı mide gibidir, onun durumuna uygun olan yaşantılar hazmedilir, çözümlenir. Fazlası ise hazmedilemez, düğümlenir.
Otto Rank ilk travmanın doğum travması olduğunu söylemiştir. Fakat bu bilgi her doğumun travmatik bir etki yaratacağı anlamına gelmez. Burada anahtar nokta, anne-bebek arasında kurulan ilk ilişkinin yerli ve yeterince olmasıdır. Travmanın bağlanma figürü ile ilişkisi varsa telafi edilmesi oldukça zordur.
Dokunulmamış çocuk, kendi bedenine yabancılaşabilir ve gerçek olmama duygusunu yaşar. Ve bu durum bedenden ruhsal ayrılmayı ve çözülmeyi tetikleyebilir.
Her bakıcı, çocuğun ruhunda terk edilme depremini yaratan inanılmaz bir travmadır. Özellikle ilk beş yıl içerisinde, bir bakıcıyla uzun süreli ve devamlı çalışmak her zaman tercih edilendir. Kötü olabilir belki ama bakıcı değiştirilmemelidir. Araştırmalar güvenli bebeklerin kendilerini güvende hissettikleri zaman araştırdıklarını ve güvende hissedemediklerinde ise bir bağ aradıklarını gösterir. Doğal programlanmamız bu yöndedir.
Yetimhanelerden evlat edinilen bebekler hem erken dönem yoksunluklarını hem de çok sayıda ayrılığın travmasını yaşarlar. Bu bebeklerin kendilerini seven aileler tarafından evlat edinildikten sonra uzun ağlama nöbetleri geçirmeye başlamaları sık rastlanan bir durumdur. Bu evlat edinen aileler için zor olsa da iyidir. Çünkü bebeğin kendisini son derece faydalı bir iyileşme sürecine başlayacak kadar güvende hissettiğini gösterir.
William Frey’ in çalışmasına göre; gözyaşı, vücudun strese karşı savunmasında rolü olan bazı hormonları ve nörotransmiterleri içerir. Bu maddeler, stres ortadan kalktığında vücutta gereksiz gerilim yaratır. Ağlayarak vücut bu maddeleri atar ve kimyasal dengeyi sağlar.
Gereğinden Fazla Sevgi Vermek Travmatize Eder!
Çocuklarınızın yaşadığı zorlukların nedeni siz olmayabilirsiniz; lütfen bu bilinçle hareket edin. Hayat zaten stresli ve çocuklar, anne babaları ne kadar sevecen olursa olsun büyürken pek çok zorluk yaşıyorlar. Doğum travmasının ya da erken gelen tıbbi müdahalelerin oluşturduğu duygusal sarsıntıyı unutmayın. Ayrıca, gelişim bozukluğu olan ya da hassas mizaçlı çocuklar diğer çocuklara nazaran daha çabuk hüsrana uğrar ve ambale olurlar; bu da zorlayıcı davranışlara neden olur. Her ne kadar çocuklarınızın yaşadığı zorluklar sizin yüzünüzden olmasa da, hayatın getirdiği zorluklarla baş etmelerine yardım ederek çözümün bir parçası olabilirsiniz.
Anne ve babalara göre çocukların sürekli sevgi verilmeye ihtiyacı varmış gibi gelir. Bu teorik olarak doğrudur fakat bu sevgiyi çocuğa nasıl ifade ettiğimiz önemlidir. Çocuğu hiçbir zaman sevgi kanalından mahrum bırakmamalıyız. Fakat sürekli çocuğa sevgi gösterisinde bulunmak iyi olmayabilir. Çocukların nasıl ki bir mide kapasite varsa aynı şekilde duygu kapasitesi de vardır. Çocuğa, onun ihtiyacından fazla sevgi vermek çocuğu travmatize eder. Çocuk o anda biraz sevgi alıp kendi özerkliğiyle hareket etmek ister ama ebeveynler o anda sanki onun çok sevilmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek ona sevgisini göstermeye devam eder. Çocuk bu sevgi gösterisinden bunalır ve işgal hisseder. Kendimize şunu soralım;
O anda verdiğiniz sevgi sizin ihtiyacınız mı çocuğun ihtiyacı mı?
Bu sorunun cevabına göre kendi sevilme ihtiyacınızı tespit edebilirsiniz.
Tutarsız Ebeveyn Tutumunun Travmatik Etkileri
Çocuklar ailelerinden netliği bekler. Çocuk, ne zaman ne ile karşılaşacağını bildiğinde bu durum çocuğu rahatlatır. Çocuğunuz oyun oynarken onun ne kadar güzel oyun oynadığını söylediğinizde çocuk mutlu olur fakat başka bir gün aynı yerde aynı oyunu oynarken çocuğunuza, oyuncakları dağıttığı için kızarsanız bu travmadır.
Travmalarda genetik aktarımın etkisi de bulunabilir. Ebeveynlerde göç, iflas, taciz gibi travmalar bulunuyorsa bu durumlar çocuğa aktarımsal olarak geçebilir. Bunun önüne geçmenin en iyi yolu ebeveynlerin öncelikle bireysel olarak kendi travmalarını çözmesidir.
Travma yaşayan çocuklar ani davranış değişiklileri göstererek ailelerine sinyal verirler. Oyunlarında, çizimlerinde ve davranışlarında beklenmedik öfke, korku, kaygı belirtileri gördüğünüzde öncelikle çocuğun etkilenebileceği durumları anlamaya çalışın. Şüphelendiğiniz durum için çocuğu sıkıştırmak yerine ona koşulsuz kabul ortamı sağlayın. Çocuğunuz, başına kötü bir olay geldiğinde sizinle bunu paylaşabilir mi?
Çocuklar travmatik anılarını sizinle paylaşmaktan korktuğunda bunu içine kapanarak halletmeye çalışacaktır. Çocuk ne yaşarsa yaşasın size bunu anlattığında onu yargılamayacağınızı hissetmelidir.
Travmalarla baş edebilmek adına aile tek başına yeterli kalmayabilir. Travmalarda sağaltım sağlamak için aileler kaygılı ve aceleci bir şekilde çocuğa temas etmek isterken bilmeden zarar verebilirler Şüpheli bir durum hissettiğinizde hemen profesyonel bir destek almaktan çekinmeyin.
Çocuğunuzla, yaşamış olduğu travmatik deneyimle alakalı oyunlar oynayabilirsiniz. Bir yangın deneyimi yaşamışsa oyuncak bir itfaiyeyle, ciddi bir hastalık geçirmişse oyuncak doktor aletleriyle bu travmatik deneyimin kapanmasını sağlayabilirsiniz. Fakat oyun oynarken çocuğun sizin yorumunuzu duymaya ihtiyacı yoktur. Sadece oynayın.
Eski yaraları iyileştirmek, temel inançları ortaya çıkartmak ve yeni varoluş yolları taratmak için de terapiyi kullanabilirsiniz.
travma | ||
travma nedir | ||
travma ne demek | ||
travma sonrası stres bozukluğu | ||
travma nasıl yazılır | ||
ağır psikolojik travmalar | ||
travma sonrası stres bozukluğu belirtileri | ||
çocukluk travmaları | ||
küçükken yaşanan travmalar nasıl geçer | ||
psikolojik travma belirtileri |