SEVDİĞİ KIZA KAVUŞMAK İÇİN DUA

SEVDİĞİ KIZA KAVUŞMAK İÇİN DUA ETMEK UYGUN MUDUR?

Sevmek insani bir duygudur. Bu açıdan insanın içinden birine karşı sevgi duyması günah değildir. Günah olan haddi aşmak ve meşru olmayan yollara başvurmaktır. Allah (c.c) sevgiyi insanın içinde dercetmiştir.

Her şeyin bir ölçüsü ve kuralı olduğu gibi sevginin de kuralları olmalıdır. Her insan sevebilir. Fakat sevginin de bir zamanı olmalı. Hissilikle hareket edip zamanında dünyada en sevdiği insan olarak gördüğü mahbubunu mahkeme salonlarında hakaret ederek terk edenler çoktur. Her ne kadar gönül ferman dinlemese de dinine bağlı ve takvalı bir genç her zaman ve zeminde iffetini korumasını bilmelidir. Bu sınırları koruduktan sonra kişinin Allah’a kendisi için hayırlısını istemesi daha güzeldir. Biz insanlar hangi insanın bizim için daha hayırlı olduğunu bilemeyiz. Öyleyse bu mevzularda, işi gevşetmeden olgun bir mü’mine yakışır bir ciddiyetle hareket etmelidir. Bu türlü konularda sınırlar aşılabilmektedir. Çoğu kez çok saf duygularla başlayan bu ilişkiler ne yazık ki zamanla fesada girip bozulmakta ve ilk safiyet korunamamaktadır. Binaenaleyh, iş eğer çok ciddi olarak düşünülüyorsa bunu ailelere açıp bunu daha sağlam bir zemine oturtmak daha sağlıklı olacaktır. Seven insan hadislerde de anlatılmış ve seven bir insan için bakın Efendimiz (s.a.s) ne buyurmuştur.

“Âşık olup bunu gizleyen ve bu şekilde ölen şehittir.” (Münavî, Feyzu’l-Kadir, 6/180).

Bu hadiste geçen aşktan murat, Allah aşkı olabileceği gibi, iffet ve haysiyet içinde samimi duygulara dayanan insan aşkı da olabilir. Gerçekten âşık olan kişinin, sevdi­ğini görme, ona kavuşma, bir şeyler söyleme, beraber bulunma, hatta sahip olma vb. arzularına karşı koyması; hele bunları, iffet ve haysiyetin ayaklar altına alındığı, çağ dışı sayıldığı, aksinin revaçta olup teşvik edildiği bir dö­nemde, Allah kor­kusu, şeref ve haysiyetini koruma endi­şesi ile yapması hem zor hem de alkışlanacak bir durum­dur. Nefsin bu tür arzu­larına karşı gelmenin, cephede düşmanla savaşmaktan daha çe­tin bir mücahede olduğu, özellikle yaşayanlar tarafından vur­gulanmaktadır. Kur’an­’da geçen Hz. Yusuf kıssası da bu­nun en çarpıcı ör­nek­lerindendir. Bir tarafta kölesine âşık olan vezirin hanımı Züleyha ve ona sahip olmak için baş­vurduğu ent­rikalar, diğer taraftan olayı tenkit ettikleri için sınava çe­kilen kadınların parmaklarını doğraması, işin ne kadar zor ve kar­şı konulamaz olduğunu ortaya koymaktadır. Hz. Yu­suf’u da, Allah’ın yardımıyla gördüğü burhan kur­tarmıştır. Onunki aşk değildi fakat insan olması itibariyle büyük bir imtihan yaşadığı muhakkaktı ve o (a.s), bu imtihanı aşarak bizlere örnek oldu.

Allah aşkına gelince o, diğerinden çok farklı ve daya­nıl­ması adeta imkânsız bir gönül yangınıdır. Daha çok tasavvuf ehlinin üzerinde durduğu bu aşk, Allah sevgisi­nin son basa­mağı olarak görülmektedir. Bu aşk halk na­zarında bazen kişiyi deli, çılgın, mecnun vb. niteliklerle nitelendirmeye ka­dar götürür; evi, barkı, eşi, dostu, ço­cukları, kısacası dünya ve içindekileri terk etmeye neden olabilir. Çünkü âşık olanın nazarında sevgiliden başkası yoktur veya görünmez. Tasav­vuf ehline göre kâinatın ya­ratılış nedeni aşk olduğu gibi ayakta durma nedeni de aşktır.

Kişi bu iki aşktan hangisine tutulursa tutulsun, ciddi bir imtihan ve zorluk karşısındadır. İşte bu durumdaki şahsın duygularına sahip çıkması, iffet ve haysiyetini ko­ruması ve konuyu kimseye açmadan aşkıyla vefat etmesi, Hz. Peygamber’in ifadesiyle onu şehitlik mertebesine çı­kar­mak­ta­dır.

O kızı size –tabii ki Hak nezdinde uygunsa- eş yapmasını Allah’tan isteyebilirsiniz. Ancak, sizi tanıyan ve hakkınızda hayır düşünen insanlarla istişare etmeniz, evlenecek durumunuz henüz yoksa sabretmeniz bu duanızdan daha önemlidir. O kız sizin için uygun olabileceği gibi olmayabilir de. Hatta başınıza dert bile olabilir. Öyleyse Allah’tan hayırlısını istemeli, hayır şer dengesini tam bilemediğimiz, tahminimizin galip olmadığı durumlarda ısrar etmemeliyiz. Yoksa aksiyle tokat yeme ve ısrarla istediğimiz şeylerle imtihan olma ihtimalimiz vardır. Birisiyle evlilik, zenginlik, bir yere tayinin çıkması, bir vazifeye getirilme gibi hususlar bahsettiğimiz imtihan sebeplerine birer örnektir.

Close

Subscribe to Blog via Email

Enter your email address to subscribe to this blog and receive notifications of new posts by email.

Join 269 other subscribers