Bayramın sevinçle karşılanması

Bazen bayramın gelişiyle – duyanlar için – dört bir yanı öyle bir “üns” esintisi kaplar ki, insan görüp temaşa ettiği her çehrede ötelerin vefasının tüllendiğini görüyormuşçasına ve hem burası hem de öteler, her iki âlemin birleşik noktasında bulunuyor olma hülyalarıyla zevkle gerilir, haşyetle ürperir ve kendini bir havf-reca zemzemesi içinde bulur. Bazen insan, bayramda her şeyi olduğundan çok farklı duyar ve farklı değerlendirir: öyle ki o kendine hükmeden bir kısım duygu anaforlarıyla göklerin ve yerin içiçe girdiğini, arzdan kopup bir ölçüde semavileştiğini, ruhânîlerin arasına girip onların dünyalarını paylaştığını sanır; açılır, genişler, “lâ mekânî” bir hâl alır ve kendini sahili olmayan derinliklere salmışçasına mahiyetin sınırlarını çok aşkın bir serhadde ulaşmış gibi olur. Bayramda duygular o kadar yumuşar, ruh öylesine hafifler ve mantık gönülle o denli içli-dışlı olur ki, insan bazen bu seviyedeki bir farklılaşma karşısında hayretten hayrete girer. Kim bilir belki de, ona, bu ölçüde insani değerleri hatırlattığından ötürü bayramın daha sık gelmesini arzu eder…

Close

Subscribe to Blog via Email

Enter your email address to subscribe to this blog and receive notifications of new posts by email.

Join 269 other subscribers